HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu Mardin’de Gazetecilerle bir araya gelerek sıcak gündemleri değerlendirdi

HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu Mardin’de Gazetecilerle bir araya gelerek sıcak gündemleri değerlendirdi

HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu Mardin’de Gazetecilerle bir araya gelerek sıcak gündemleri değerlendirdi


HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, bir dizi temaslar için geldiği Mardin’de yerel ve ulusal basın temsilcileriyle kahvaltıda bir araya geldi.


Bir dizi ziyaret ve Parti çalışmaları için Mardin’e gelen HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, kahvaltıda bir araya geldiği basın mensuplarına gündemi değerlendirdi.


Yapıcıoğlu, Bolu’daki yangın faciası, kent ve ilçelerdeki yerel sıkıntılar, aile ve gençlik sorunları, Gazze ve Gazze’de varılan ateşkes antlaşması, Suriye, İmralı heyeti, çözüm süreci ve başıboş köpek sorunlarını basın mensuplarına paylaştı.

 


Basın toplantısına HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mahmut İrtem, Genel İdare Kurulu Üyesi Şeyhmus Tanrıkulu ve Mardin İl Başkanı İsmail Çevik ve il-ilçe teşkilatı yöneticileri katılım gösterdi.
Maalesef Bolu Kartalkaya’daki otel yangını, iki gündür Türkiye’nin gündemi arasında. Yangında hayatını kaybeden vatandaşların sayısı arttı. En son bu sabah ağır yaralı olan 25 yaşındaki Şevval Şahin’in de tedavisine sonuç verilmeyerek vefat ettiği haberini aldık. Vefat edenin sayısı 80’e ulaştı. 11 kişinin tedavileri devam ediyor, çok şükür durumları ağır değil. Temennimiz odur ki inşallah can kaybı sayısı artmaz. Bu yangın faciasında vefat eden bütün kardeşlerime Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum. Yaralılara da Allah şifa ihsan eylesin. Yngında vefat edenlerden birisi Mardin’de bir kızımız Dilara Ermanoğlu idi. Onun da cenazesi dün Mardin’de toprağa verildi. Allah ailesine sabırlar ihsan eylesin. Bu yangın, belki birkaç gün daha konuşulacak, sonra yine gündemimiz değişecek. Bu bir kazaydı ya da bu bir işte taksirle işlenen bir durumdu, kayıplar oldu üzgünüz ama ondan sonra hadi kendi normal hayatımıza dönelim. Hiçbir şey olmamış gibi davranalım diyemeyiz. Çok açık bir şekilde bu can kayıplarının bu kadar yüksek olmasının bir ihmaller zinciri olduğu, bir hatalar zinciri olduğu, hatta belki ileride ortaya çıkacak, bazı yönleriyle kısıtlar ile olabileceği ortaya çıkacaktır. Çünkü çok vahim iddialar var. Eğer bunun üzerine yeterince gidilmezse, bunun sorumluları ortaya çıkarılmazsa olay bütün yönüyle aydınlatılmazsa ve benzer durumda olan insanların topluca yaşadığı, konakladığı, hizmet aldığı ya da çalıştığı yerlerde benzer eksiklikler yangınla ilgili ya da başka bir afetle ilgili eksiklikler var mı, acil çıkışlar yeterli mi, onlara ulaşmak mümkün mü, gerekli alarm sistemleri çalışıyor mu? Bunların üzerine mutlaka gidilmeli, daha hızlı bir şekilde eksiği olanlar tamamlanmalı. Bizim daha fazla bu gibi olaylarda can kaybı yaşamaya tahammülümüz olmamalı ve mutlaka bunun üzerine ciddiyetle gidilmelidir. Sorumlusu kim olursa olsun, makamı mevkisi ne olursa olsun, ismi siyasi düşüncesi ne olursa olsun mutlaka hesabı sorulmalıdır. Keşke daha güzel bir giriş, daha güzel bir girizgah yapıyor olabilseydik. Fakat maalesef bu yangın, sadece bu oteli yapmadı. Milletin ciğerini de yaktı. Pek çok aileye ateş düştü. Allah sabırlar versin. 
Kızıltepe ilçemizde dün bazı temaslarımız oldu. Bugün temaslarımız devam edecek. Teşkilatlarımızla bir araya geldik, çiftçilerle buluştuk, sorunlarını dinledik. İnşallah gençlerle de bir araya geleceğiz. Sorunları dinledik. Özellikle çiftçilerimiz, sorunlarını anlata anlata bitiremedi. Uzun bir sorun listesi var. Bunların hepsini not ettik.İnşallah yazılı olarak da arkadaşlarımızdan bu konuda raporlar alıp sorunların çözümü için elimizden gelen çabayı ortaya koyacağız. Bu sorunların başında daha önceki Mardin ziyaretimizde de dile getirilen bir sorun vardı. Çözülemediği için halen dile getirilmeye devam ediliyor. Çiftçilerin DEDAŞ ile ilgili çok ciddi şikâyetleri var. Dile getirilen şikâyetlerin beşte biri bile eğer haklı şikâyetler olursa çok ciddi bir şekilde bu soruna eğilmek ve bir an önce bunları çözmek gerekir. Bu sorunların kaynağında Gap’ın özellikle sulama projelerinin zamanında bitirilmemiş olması ve toprağın cazibeyle ya da kanallarla az bir enerji sarfiyatına toprakla buluşmasının henüz sağlanamamış olması yatıyor. Çiftçi toprağını sulamak için yeraltından su çekiyor. Bunun için ciddi bir enerjiye ihtiyaç var. Yoğun bir şekilde su kullanıldığı için de yer altı suları gittikçe daha derine iniyor. Daha derinden çekilmek zorunda kalıyor. Bu da ihtiyaç duyulan enerji miktarını arttırıyor. Hem yeraltı sularımız çekiliyor su rezervlerimiz azalıyor, hem de ciddi bir enerji kaybı veya enerji ihtiyacı ortaya çıkıyor. Suyumuz yeterince korunmuyor ve bu da başka bazı sorunlar getiriyor. DEDAŞ’ın iddiası çiftçilerin kullandıkları elektriğin parasını ödemedikleri ya da kaçak elektrik kullandıklarını öne sürüyor. Çiftçilerin şikâyetlerinden bir tanesi, toprağını kiraya veren bazı çiftçilerimiz var. Hem toprak sahibinden hem de o toprağı kulağımdan 2 ayrı fatura kesmek suretiyle mükerrer tahsilât yapmaya çalıştığı iddialar var. Olmayan kaçak kullanıma ceza kesimleri iddiaları var ve bu iddialarla ilgili çok ciddi bir birikme var. İnsanlar artık patlama noktasına gelmiş. Çünkü DEDAŞ’ın o borçlardan dolayı açmış olduğu icra takiplerinden bazıları satış aşamasına gelmiş. Çiftçinin arazisine satışa çıkarmış ve bu da farklı bazı sosyal sorunları beraberinde getirecektir. Eğer GAP’ın sulama testleri bitirilebilse, Kızıltepe ovasını sulamak için yapılan gölet bitirilirse ve o kanallardan ovaya su gelirse hem yer altı sularımız daha derinlere çekilmeyecek hem bu kadar enerji ihtiyacımız olmayacak hem de tarlasını suladığı için milli ekonomiye, milli servete çok ciddi bir katkı olacak. Bunların hepsi birbiriyle bağlantılı konular. Bununla beraber Kızıltepe ilçesinde dile getirilen sorunlardan birsi, 2018’de projesi yapılan çevreyolu hala yapılamadı. Malum olduğu üzere İpekyolu Kızıltepe ilçesinin içinden geçmektedir. Pek çok ilden bile daha büyük olan 200 binin üzerinde nüfusu olan bir ilçemiz maalesef bir çevre yolu olmadığı için yol ilçenin içinden geçiyor. Bu da ciddi bir trafik sorununu doğuruyor.
Yine tamam bahsettiğimiz hem çiftçilere hem de diğer vatandaşlardan bize gelen şikâyetlerden bir tanesi aile ve gençliğin saldırı altında olduğu yönünde. Bu sadece Mardin’e has bir sorun değil, Türkiye’nin her tarafında benzer şikayetler geliyor. Bizim de en fazla üzerinde durduğumuz konulardan bir tanesi de sık sık gündeme getiriyoruz. Gerçekten Türkiye’de aile kurumu uzunca bir sürede saldırı altında. Aile kurumunun çökertilmesi için şer odakları ittifak halinde her yönüyle her açıdan aileye saldırılar düzenliyorlar. Fakat bunu bazen süslü kelimelerle örtmeye çalışıyorlar. Bunu biz dile getirdiğimizde de farklı farklı yöntemlerle aileye değer veren, önem veren aileye yönelik saldırıları deşifre eden insanları karalamak için onların sözlerini değerini düşürmek için bazen kadın düşmanı atıflarında bulunarak, farklı ifadelerle saldırı düzenliyorlar. Şunu açıklıkla ifade edelim ki, bizler kadın düşmanı değiliz ama o çevrelerin aile düşmanı olduğunu, ahlak düşmanı olduğunu çok rahat bir şekilde dile getirebiliriz. Eğer aile çökerse millet ayakta kalamaz. Eğer aile çökerse, toplum bir daha onun yerine başka bir şey ikame edemez. Herhangi bir kurumunuz çöktüğünde onun yerine başka bir kurum oluşturabilirsiniz ama eğer aile çökerse onun yerini tutabilecek başka herhangi bir şey yoktur. Bu anlamda 2025 yılının ‘Aile Yılı’ olarak ilan edilmiş olması sevindiricidir. İnşallah gereği yapılır. Aileyi korumak zaten devletin bir yükümlüğüdür. Anayasal bir yükümlülüktür. İnşallah ailenin ve gençliği korunması noktasında ciddi tedbirler alınıp daha ciddi bir mesafe kat edilir. 
15 ayı aşkın bir süre bütün ülkenin hatta dünyanın gündeminde olan Gazze. Gazze’de çok ciddi bir yapım var. Gazze’de ateşkes sağlandıktan sonra gündemin daha alt sıralarına muhtemelen inecek. Daha da aşağılara inme ihtimali var. Bize göre Gazze gündemden düşmemeli. Oradaki binaların yüzde 80’i yıkıldı, insanların yüzde 90’dan fazlası yerinden oldu. 60 binin üzerinde şehit var. Altyapı tamamen çöktü. Kanalizasyon şebekesinden su şebekesine, elektrik şebekesinden iletişimle ilgili şebekelere kadar. Hiçbir şey kalmadı. Hastaneler, okullar yıkıldı. İşgal rejimin bütün bunları yapmasının bir amacı vardı Gazze’yi insansızlaştırmak. İnsanları oradan göç ettirmek. Oranın insanları, kendi topraklarını, kendi vatanlarını terk etmediler. Bütün olumsuz şartlara rağmen ‘biz burada kalacağız’ dediler. Onların orada insanca yaşayabilmesi için çok hızlı bir şekilde oranın tekrar yaşanabilir bir yere dönüştürülmesi gerekir ve bu sorumluluk hepimizindir. Onun yıkımına engel olamadık. Bari onun imarına ön ayak olalım. Bu sorumluluğumuzu yerine getirmek zorundayız. Gazze’de tarihi hem gördüğü en korkunç soykırımdan birisi yaşandı ve biz o soykırım suçuna karışmış olan çifte vatandaşların soruşturulması, yargılanması, suça bulaşmışsa cezalandırılması, çağrıldığında ifade vermeye gelmeyen vatandaşların vatandaşlıktan çıkarılması hususunda kanun teklifi vermiştik. 2023 yılının Aralık ayında vermiş olduğumuz kanun teklifi maalesef henüz Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmedi. 158 sıra bu kanun teklifimiz görüşmeyi beklerken 178 sıra sayılı kanun teklifi de kanunlaştı. Ancak bizim 158 sıra sayılı kanun teklifimiz halen beklemede. Bazı tereddütler olduğunu görüyoruz. Eğer tereddütler olmasaydı bu kadar beklemezdi. Ancak öte taraftan Belçika gibi bir ülke kendi vatandaşı olan ve aynı zamanda İsrail vatandaşı olan çifte vatandaşlardan soykırım sürecinde yani Gazze’ye saldırı döneminde soykırım suçuna karışmış olma ihtimali olan vatandaşlara soruşturma başlattı. Üniformasıyla İsrail’de görev yapan adı asker ama kendi terörist olanlar tatile gittikleri bazı Güney Amerika ülkelerinde tahribata uğrayıp ülkeden kaçmak zorunda kalıyorlar ya da bazıları yakalanıp cezaevine atılıyor. Sadece Netanyahu ve üst düzey bazı yöneticilerin işlediği bir suç değildir. Uluslar arası Ceza Mahkemesi onlarla ilgili yakalama kararı çıkarmıştı. O suça bulaşmış olan her bir kişi kim olursa olsun hangi millete mensup olursa olsun hangi dine inanıyor olursa olsun bu soykırım suçunu işlemiş olan herkes dünyanın her yerinde yakalanmalı ve yargılanmalıdır. Dünya onlara dar edilmelidir ki benzer suçları bir daha işleyemesin. Buradan mecliste bulunan bütün siyasi partilere çağrıda bulunmak istiyorum. Vermiş olduğumuz kanun teklifiyle ilgili geliniz bir an önce onu mecliste görüşüp oy birliğiyle kanunlaştıralım. Soykırım suçunun basit bir suç olmadığını, bunu işleyenin yanına kar kalmayacağını bütün dünyaya gösterelim. Belki bu yargılamaları başlatarak, diğer bazı başka ülkelere de örnek olalım. Gazze’de bütün cürümlere rağmen istediği askeri ve siyasi hedeflere ulaşmayan, ulaşamayan Siyonizm kaybetti. Hem askeri olarak hem siyasi olarak hem de diplomatik olarak kaybetti. Uzun vadede gerçekleştirmek istediği ne varsa onun tersiyle cezasını buldu inşallah. Ümit ediyorum ki benzer bir şey bir daha kalkışmasın. Bunun içinde sadece kınamak yetmiyor. Hem hukuki anlamda bazı tedbirler almak gerekiyor hem de bunun yanında onun gözünü korkutacak derecede askeri güç toplamak gerekiyor. Bu askeri güç inşallah bölgedeki askeri güç, adaletin ve huzurun kalıcı olmasına hizmet etsin diye temenni ediyor. 
Gündemdeki diğer sıcak konulardan birisi hemen yanı başımızdaki Suriye’dir. Mardin bir sınır ilimizdir.  Suriye ile uzunca bir kara sınırı var ve 2011’in Mart ayından devam eden bir iç savaş var. 13 buçuk yıl sonra 14 yıla yakın devam süreçte zalim diktatör yıkıldı. Esed, Aralık ayının 8’inde Suriye’yi bırakıp kaçtı. Oradaki halk, bir devrim gerçekleştirdi. Kendi diktatörünü devirdi. Fakat bu diktatörün devrilmiş olması yetmiyor. Emperyalizm orada kaos istiyor, oradan elini çekmiş değil. Orayı karıştırmak için hala fırsat kollamaya devam edecekti. Emperyal niyetleri olan bütün batılı ülkelerin Suriye üzerinde hesapları var. Siyonist işgal rejimini Suriye üzerinde hesapları var. Kendi topraklarına Suriye’yi de katma isteği var. Arz-ı Mevud dedikleri topraklar sadece Filistin’in torakları değil, Suriye, Lübnan, Ürdün hatta şu anda bulunduğumuz Mardin de dâhil bu toprakların büyük bir bölümü de Arz-ı Mevud olarak buralarda da da gözleri olduğunu açıkça dile getiriyorlar. Bunu saklama ihtiyacı da hissetmiyorlar. Bütün bu kadar hesap varken belki pek çoğunun hesabını bozacak bir şey oldu. Aralık ayının başında İdlib’ten yola çıkanlar, kısa bir süre içerisinde Halep’ten sonra birkaç gün içerisinde Şam’a da ulaştılar. Herkesin hesap değişti. Ancak o devrimi gerçekleştirenler bilsinler ki şu anda yönetimde bulunanlar sadece kendini değil bu halkın gerçekleştirdiği bir devrimdir. Hiçbir grup tek başına oradaki yönetimin tamamını ele geçirme ya da devrimi tek başına gerçekleştirdiği düşünmesine girilmemeli. Yeni kurulacak olan sistemde herkes kendini bunun içerisinde bulmalı. Kapsayıcı ve adil bir sistem kurulmalı. Anayasa yazılırken mutlaka oradaki tüm farklı etnik kökenlerden gelen insanlar, farklı mezheplere ve farklı inançlara, farklı dinlere mensup insanlar kendilerini dışlanmış olarak görmeli ve kendilerini güvende hissetmelidirler. Eğer böyle bir durum olmazsa oradaki gruplar birbirlerine düşerlerse Allah korusun oradaki kaotik ortam yine orada gözü olan emperyalistlerin ekmeğine yağ sürecek. Ve oradaki insanlar acı çekmeye devam edecek. Bizim temennimiz oradaki insanların büyük çoğunluğunun ortak değeri olan İslam ortak paydasında bir araya gelmeleri ve gayrimüslimleri de güvende hissetmelerini sağlayacak bir sistem kurmalıdır. 
Gündemdeki diğer bir konu malumu olduğu üzere yine DEM partinin ‘İmralı Heyeti’ olarak isimlendirilen kişiler biri meclis Grup Başkanvekili olmak üzere İmralı’ya gidip Abdullah Öcalan’la görüştüler. 22 Ekim’de sayın devlet Bahçeli’nin mecliste kendi grubunda yapmış olduğu bir konuşma vardı. O konuşmayla başlayan bir süreç. Bu süreç nedir, adı nedir, nereye gidiyor, bu bir silahsızlandırma süreci midir? Bu bir çözüm süreci midir? Bu bir başka bir süreç midir? Her kez farklı bir şekilde bunu isimlendiriliyor ama şu bir gerçek ki, bu konuyla ilgili konuşan insanların pek çoğu birinci yerde bilgiye sahip değiller. Çok ciddi bir bilgi eksikliği var. Konuşanların önemli bir kısmı sadece bazı tahminlerde bulunuyorlar. Eldeki bilgilerden bazı çıkarımlarda bulunuyorlar ve ona göre herkes bir şey söylüyor. Öncelikle şu hususların altını çizmek istiyoruz. Birincisi, silahların susması kan akmasının durması değerlidir, önemlidir. Bunu sağlayacak her çaba bizim açımızdan da değerlidir ve biz bunu destekleriz. Zira biz kanın akmasının durmasını istiyor, silahların susmasını istiyoruz. Mutlaka silah bırakılmalıdır. Silahın bir hak arama yöntemi olmadığı, olamayacağı herkes tarafından anlaşılmalıdır. Ancak mesela bir diğer yönü var. Mesele bir yapının bir örgütün elindeki silah meselesi ya da sadece asayiş meselesi ya da sadece terör sorunu değildir. Bu bir sorundur ama sorun bundan ibaret değildir. Bundan bağımsız olarak bir Kürt meselesi vardır ve çözüm beklemektedir. Bu konuda tarihsel süreç içerisinde çok ciddi yanlışlar yapılmıştır. Yapılan bu yanlışlar bin yıllık kardeşliği zedelemiştir, yaralar açmıştır. Bu yaraların mutlaka tedavi edilmesi, bu kardeşliğin mutlaka tamir edilmesi ve mutlaka bu sorunun adalet temelinde çözülmesi gerekir. Kardeşliğin edebiyatını çok yaptık. Kardeşliğin hukukunun tespit edilmesi gerekir ve bunun adalet temelinde çözülmesinden başka bir yol da yoktur. İç cephenin kuvvetlendirilmesi, tahkim edilmesi, sağlamlaştırılması, farklı farklı kavramlarla bunları dile getiriliyor. Evet, bin yıllık kardeşiz, bu kardeşiniz tamir edilmesi, sağlamlaştırılması ve biriyle beraber olacak şekilde yolumuza devam etmemiz için gerekli şartların sağlanması, tedbirlerin alınması gerekiyor. Çok kişi bunu söylüyor ama bu nasıl olacağı konusunda fikirler muhtelif. Bin yıl önce bizi kardeş yapan şey neyse o temeli sağlamlaştırmamız lazım. Bin yıldır beraber bu topraklarda bizi kardeşçe yaşatan şey ortak inançtır. Aynı inanca mensup iki farkı kavim bin yıl önce yolları kesişti ve bin yıldır bu topraklarda kardeşçe yaşıyorlar. Bu temeli kuvvetlendirme eden ya da bu temelin ne olduğunu farkına varmadan bu kardeşliğin farklı bazı temellerle üzerinde inşa edilebileceğini düşünmek yanlıştır ve bu da bir çabadır. Kaldı ki kardeşliğin inşa edilmesini söylemek de doğru değildir. Zaten kardeşiz, bu kardeşlik yara almıştır. O yaraları bizim tamir etmemiz gerekir. İki mesele birbirine karıştırılmamalıdır. Birisi Kürt meselesi, birisi silah ve şiddet meselesi. Elinde silah olanlara diyoruz ki meselenin çözümü konusunda adım atılsa da atılmazsa da mutlaka o silahlar bırakılmalıdır. Meseleyi çözmekle yükümlü olanlar yani memleketi idare edenler silahlar bırakılsa da bırakılmazsa da çözüm yolunda atılması gereken adımları hemen atmalıdır. Mutlaka bu sorun çözülmelidir. Eğer bu sorun çözülmezse pek çok kişinin dile getirdiği gibi bizim yıllar önce 10 yılı aşkın bir süredir yani siyaset sahnesine çıktığımız günden beri söylediğimiz gibi eğer bu sorun çözülmezse ne Türk’ün ne de Kürt’ün dostu olmayan hiçbirinden hayrını istemeyen birileri bu sorunları bahane ederek ya da bu sorunları kullanılarak bizi bir uzaklaşıyor. Kışkırtacak bizi birbirimize düşürecek ve bizler birbirimize düşerken onlar belki uzaktan bizi seyrederek keyif çalışacaklardır. Kendi ajandalarını bize dayatma fırsatı bulacaklardır. Bu türden düşünmeliyiz. Yaptığımız uyarılardan birisi şudur. 2013-2015 yılları arasında adına çözüm süreci dediğimiz bir süreç yaşadık. O süreçte de kan akmasının durması değerlidir, önemlidir. Bunu destekliyoruz dedik. Fakat takip edilen yol ve yöntem bir çözüme götürmeye elverişli değildir dedik. Usul hataları vardı, üslup hataları vardı, yöntem hataları vardı. Mesela biz dedik ki bu mesele bir hak hukuk meselesidir. Dolayısıyla temel haklar pazarlığa gelmezler. Elverişli değildirler, şarta da bağlanamaz. Hükümete, idareye çağrıda bulunup dedi ki ‘siz temeli hak olan bir meseleyi halletmek, o hakları tanımak, güvence altına almak için elinde silah olanların silahları bırakması şartına bağlamayın. Bunları pazarlık konusu ederseniz, bunların şartına bağlarsanız, temeli yanlış yapmış olursunuz’. Bir de bunları elinde silah olanlarla siz pazarlık konusu yaparsanız daha bu yanlışı büyütmüş olursunuz. Hiçbir siyasi parti, bu milletin tamamının temsilcisi olamaz. Dolayısıyla bir grubun sanki bir kavmin, sanki bir halkın bütünlüğünün bir temsilcisi imiş gibi masanın başına oturtulması doğru bir şey değildir. Hatta dedi ki ‘bu sorun çözmek için temel hak ve hukuk meselesi olan bu meseleyi çözmek için bir muhataba da ihtiyacımız yoktur’. Zaten gök kubbe altında bu meseleyle ilgili söylenmeyen neredeyse hiçbir şey kalmadı. Talepler nedir bellidir. Taleplerin haklı ve meşru oranlarını karşılamak için gerekli adımları atarsınız. Gerekli düzenlemeleri yaparsınız. 


Ayrıca henüz daha gündemimizden çıkmayan eskisi kadar olmasa da gündemi meşgul eden bir sorunumuz daha var. Malum olduğu üzere, yakın bir geçmişte birkaç gün önce Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde bir kızımız baş boş köpeklerin saldırısına uğradığı ve maalesef hayatını kaybetti. Eslem Teker kızımıza Allah’tan rahmet, ailesine de sabır diliyorum. Hâlâ bazı yerlerde başıboş köpekler dolaşmaya ve insanlara saldırmaya, hatta can kayıplarına sebep olmaya devam ediyor. 2 yıl içerisinde 200’ün üzerinde insanımızı başıboş köpek saldırılarında kaybettik. Bolu’da gerçekleşen o yangın faciasında kaybettiğimiz canların 3 katından fazla insanımızı köpek saldırılarında 2 yıl içerisinde kaybettik. Benzer olayların bir daha yaşanmaması için bu konuda yasal yükümlülüklerini herkesi yerine getirmesini talep ediyoruz. Buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Evet, hayvanlara merhametle yaklaşalım ama hiçbir şey insan hayatından daha değerli değildir. Eğer bir hayvan, insan sağlığını tehdit ediyorsa ya da insanlar için can güvenliğini tehdit eder bir boyuta girmişse mutlaka bu tehdidin, bu tehlikenin bertaraf edilmesi gerekir. Bu konuda da sorumluluklarını yerine getirmeyenlere ciddi bir şekilde hesap sormazsa benzer olayları yaşamaya belki de devam edeceğiz. Rabbim bu tür olayları bir daha yaşatmasın.” şeklinde kaydetti.



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

SPOR


LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 21 18 0 3 32 57
2.Fenerbahçe 22 17 2 3 35 54
3.Samsunspor 22 13 5 4 13 43
4.Eyüpspor 22 11 5 6 14 39
5.Göztepe 22 10 7 5 13 35
6.Beşiktaş 21 9 4 8 10 35
7.İstanbul Başakşehir 22 9 7 6 9 33
8.Kasımpaşa 22 7 5 10 -2 31
9.Trabzonspor 21 7 6 8 11 29
10.Alanyaspor 22 7 8 7 -5 28
11.Rizespor 22 8 11 3 -11 27
12.Gazişehir Gaziantep 21 7 9 5 -3 26
13.Antalyaspor 22 7 10 5 -16 26
14.Konyaspor 22 6 10 6 -7 24
15.Sivasspor 22 6 11 5 -11 23
16.Kayserispor 21 4 9 8 -19 20
17.Bodrum FK 22 4 13 5 -14 17
18.Hatayspor 22 1 14 7 -19 10
19.Adana Demirspor 21 2 17 2 -30 5
1

Nusaybin’de inşaat işçisi asansör boşluğuna düşerek yaralandı

2

Mardin Büyükşehir Belediyesi'ne Kayyum Atandı

3

Nusaybin ilçe merkezi ve köylerinde elektrik kesintisi olacak!

4

Aktan ailesinin acı günü

5

Nusaybin’de TIR’ın çarptığı araç duvara çarparak devirdi: 1 yaralı

6

Nusaybin ilçe Kaymakamlığı, Devlet Hastanesi’ne 4 uzman doktor atandığı müjdesini verdi

7

Nusaybin'de 2024-2025 Eğitim Yılı Akademik Açılışı Gerçekleştirildi

8

Nusaybin’de Zabıta ekipleri, parkta otlayan başı boş ineğe el koydu

9

Büdün ailesinin acı günü

10

Nusaybin ilçesine bağlı 28 köyde elektrik kesintisi olacak!

11

Acar ailesinin acı günü

12

AKTAŞ AİLESİNİN ACI GÜNÜ